16 Aralık 2012 Pazar

Koku (Büyü - Sihir - Mucize Üçlüsü)



Koku (Büyü - Sihir - Mucize Üçlüsü)

Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde.... diye devam eden masalları çocukken bol bol dinlemişizdir. Acaba hangimiz gerçek anlamda yaşadı bu masalları? Daha doğrusu masalsı bir dünyada kimler zaman geçirmiştir? Kimler büyülü, sihirli, mucizelerle dolu bir dünyanın kapısını aralayabildi? Cevap: '' Hiç kimse'' olmalı. Ama öyle değil! Bir çoğumuz gidiyoruz zaman zaman o dünyaya. Farkında olarak ya da olmayarak. Hepimiz zaman geçiriyoruz orada. İyi de bu nasıl oluyor derseniz cevap olarak tek bir kelime aklıma geliyor: ''Koku"


Koku... Vücudumuzdaki küçücük bir organın, nesnelerden yayılan ve gözle görülemeyen molekülleri algılamasıyla gerçekleşen bir duyu olayıdır. Kulağa ne kadar basit geliyor değil mi? Fakat bu hissin yani kokunun yaşattıklarını bize sunabilen başka bir his bilmiyorum. Büyü, sihir ve mucize üçlüsünü içerisinde barındıran bir his daha yok bu dünyada. Ne kadar şanslıyız ki çevremizdeki her şeyin bir kokusu var. Hatta soyut anlamların bile kokuları var. Ve bunlar bize inanılmaz hisler yaşatabiliyor. Yeni kesilmiş çimen kokusu, yağmurda ıslanmış toprak kokusu, nemli odunun kokusu... Soyut kokulara inecek olursak şehvetin kokusu, aşkın kokusu, korkunun kokusu, mutluluğun, huzurun kokusu... Şunlara bir bakın! Sizce de hayatımızı etkileyen türden hisler değil mi? Her birimiz kokuları duyduğumuzda veya fark ettiğimizde hayatımızda bu hislere göre adımlar atmaz mıyız? Eğer abarttığımı düşünüyorsanız size bir örnek vermek istiyorum. Ne demek istediğimi daha rahat anlayabileceksiniz.

Sevgilinize büyük tutku ve aşk ile bağlısınız. Bir insana nasıl bu şekilde bağlanılır ki? Çok seversiniz, aşık olursunuz, sizin için çok değerlidir. Birkaç neden daha sayabiliriz. Ama karşınızdaki insana bağlanmanız, aşık olmanız, onu çok sevmeniz aslında kokunun bir mucizesidir! Karşınızdaki kişinin soyut kokusunu tadamazsınız. Kısacası koku uyumunuz birbiriyle uyuşmaz ise emin olun o kişiyi ne tutkuyla sevebilirsiniz ne de aşık olursunuz . Hala inanmamış olabilirsiniz. ''Koku bunların hepsini nasıl yapabilir ki?'' diyebilirsiniz. Diyelim ki tutkuyla, aşkla bağlı olduğunuz sevgilinizden ayrıldınız. Onun bedenini mi özlersiniz yoksa aradığınız onun büyüleyici, baştan çıkaran, onu diğer insanlardan ayıran, sizin için özel yapan kokusu mudur peşinden gitmek istediğiniz? Aradan yıllar geçtiğini düşünelim. Hatta sevgilinizi çoktan unuttunuz bile. Sokakta yürüyorsunuz. Birden burnunuza eski sevgilinizin, tutkuyla bağlandığınız kişinin kokusuna rastladınız! İstemsiz olarak kapatırsınız gözlerinizi, 3-5 saniye içerisinde gidersiniz geçmişe. Beraber geçirdiğiniz o güzel, sevgi dolu yada hatırlamak istemediğiniz anlara gidersiniz. İşte bu bir büyüdür. Kim ne derse desin mucizedir. İçinde yaşadığımız devirde geçmişe gitmenin imkansız olduğunu biliyoruz. Fakat koku buna karşı çıkıyor ve isteseniz de istemeseniz de sizi zamanda yolculuğa çıkarıyor. Size unuttuğunuz aşkınızı veya unuttuğunuz aşk hissini yeniden yaşatıyor.


Bunun dışında yeri geliyor sizi hayaller aleminde muhteşem bir gezintiye çıkartıyor. Ve evet! Belki kurduğunuz hayaller ile geleceğinizi de tasarlıyor koku. Huzuru, ferahlığı, mutluluğu buna benzer daha bir sürü sıfatın anlamını yaşatıyor size.

Büyüye, sihire, mucizeye inanmayan pek çok insan, aslında bu üç inanılmaz olayın küçücük bir koku molekülü tarafından sağlandığının farkında değil. Her gün bu mucizeyi yaşamak kadar güzel bir şey yoktur dünyada. İstediğiniz zaman büyüleyici bir dünyanın kapılarını aralayabilir, mucizelerin en güzelini yaşayabilir, en güzel hisleri barındıran sihir denizinde yol alabilirsiniz.


Bu büyülü dünyanın kapılarından girip bir daha çıkmak istemiyorsanız kokuyu tanıyın, bilin ve koklayın. İyi, kötü, pis... Her şeyi koklayın. Çünkü her parfümün içerisinde farklı mucizeler yaşayacaksınız, farklı sihirler ve büyüler göreceksiniz. Unutmayın ki ''Rüyaların izdüşümüdür kokular.'' 


YAZAN: Batuhan CEYLAN

8 Şubat 2012 Çarşamba

Üretimi Durdurulmuş Parfümler

Merhaba sevgili parfüm severler. Bugün yine farklı bir konudan bahsetmek istiyorum. Konu ise üretimi durdurulmuş parfümler.

Parfüm üreticileri yada parfüm evleri piyasaya sürdükleri ürünlerinin çok satılmasını isterler. Böylelikle şirketlerinin karlılıkları sağlanır. Yeni ürünler çıkartmak için yatırım yapılır. Fakat bu üreticiler çoğu zaman çıkardıkları parfümlerden istedikleri kadar başarı sağlayamazlar. Yani satışları istedikleri gibi olmayabilir. Böyle bir durumda şirketler zarar etmemek için az satılan veya "tutulmayan" parfümün üretimini durdururlar. Onların yerine farklı yeni ürünler çıkarırlar.

Guerlain yada Creed gibi çok köklü ve eski markalar geçmiş zamandaki bazı parfümlerinin de üretimleri sonlandırmak zorunda kalabiliyorlar. Çünkü bir yandan da yeni trendleri takip etmek zorunda oldukları gerçeğiyle karşı karşıyadırlar. Böylelikle hem eski parfümlerinin hem de yeni piyasaya sundukları parfümler, maliyetleri oldukça artırıyor. Bunun snucunda da bazı parfümlerden feragat etmek gerekiyor.

İnternette parfümlerle ilgili sitelerde dolaşırken "Üretimi sonlandırılmış parfümler"in bir listesi vardı. Bende bu konuda sizleri bilgilendirmek ve paylaşmak istedim. 2012 yılı itibariyle üretimi bitirilen bazı parfümler şunlarmış:


Azzaro
The 'Pure' line - Pure Vetiver, Pure Cedrat, Pure Lavander
Azzaro Now for men and women
Azzaro Twin for men and women
Silver Black for Men


Balenciaga
Le Dix
Cristobal
Cristobal pour Homme
Balenciaga pour Homme
Eau de Cristobal


Boucheron
Jaipur
Initial
Trouble
Miss Boucheron
B

Cacharel
Liberte
Nemo

Creed
Citrus Bigarage
Orange Spice
Jasmal
2000 Fleurs
Royal English Leather
Baie de Genievre

Emporio Armani
White
Night
City Glam
Remix

Givenchy
Amarige Mariage

Kylie Minogue
Showtime
Couture
Inverse For Men

Paul Smith
London For Men
London For Women
Story

Valentino
Rock n Rose
Valentina

L'Artisan Parfumeur
Vanille Absolument 50 ml
Piment Brulant 50 ml
Poivre Piquant 50 ml
Passage d’enfer 50 ml
Dzongkha 50 ml
L eau du navigateur 100 ml
Tea for Two 100 ml

İnşallah bu liste önümüzdeki günlerde daha da artmaz.

14 Ocak 2012 Cumartesi

Chandler Burr Söyleşisi



Chandler Burr Söyleşisi

Tekrardan merhabalar parfüm severler. Yine bir söyleşi ile karşınızdayım. Tabiki bu söyleşiyi ben değil Hürriyet gazetesinden Ezgi Başaran yapmış. 22 Kasım 2006 tarihli Hürriyet gazetesinin internet sitesinde de yayınlanmış. İnternette dolaşırken gözüme çarptı ve buradan sizlerle paylaşmak istedim.

Chandler Burr, dünyanın en önemli gazetelerinden olan New York Times'da parfüm kritikleri yayınlayan bir koku uzmanı diyebiliriz. Bir gazetede böyle bir köşe olması ne kadar güzel. Onunla yapılan söyleşiyi yine aynen aktarıyorum:

Chandler Burr (43) politika ve bilim muhabirliği yaparken 1998'de Paris'te bir garda biyofizikçi Luca Turin'le tanıştı. O andan itibaren hayatının akışı değişti. Koku ve parfüm uzmanı Turin üzerine bir kitap kaleme aldı: "Kokunun İmparatoru: Parfüm, Tutku ve Duyguların Son Gizeminin Öyküsü".

Ardından V Magazine, Food&Wine ve The New Yorker'da parfümle ilgili yazılar yazdı. İsviçre gazetelerinden sonra dünya basınının İngilizce'deki ilk parfüm eleştirmeni olarak atandı. New York Times gazetesinin Style ekinde ayda bir, Scent Strip (Kokunun Soyulduğu Yer) adındaki köşesinde parfüm ve mum gibi kokulu ürünleri eleştiriyor. Burr, Dior'un J'adore gibi başarılı bir parfümünün toplam 300 milyon dolar hasılat yapabildiği, yıllık cirosu 20 milyar dolarlık (35 milyar YTL) bir sektörün eleştirmeni artık. Parfüm dünyasının dáhilerini, mitlerini, favorilerini konuştuğumuz Burr, "Aslında işim sanat eleştirmeninkinden farksız, çünkü parfüm koku duyusuna hitap eden bir sanat" diyor.



New York Times neden bir parfüm eleştirmenine ihtiyaç duydu?

- Nasıl ki resim gözlerimize, müzik kulaklarımıza hitap eden birer sanat dalı, parfüm de koku alma duyumuza hitap eden bir sanat. New York Times'ın kitap, tiyatro, müzik, mimarlık eleştirmeni var. Parfümün de ciddi eleştiri gerektiren bir sanat olduğuna karar verdiler. Parfüm estetik olarak çok karmaşık bir ürün, bir tarihi var. Bunları anlatacağım. Bence bundan hem okuyucular yararlanacak hem de bu günlerde giderek daha önemli pazar haline gelen parfüm piyasası.

Sizi kitabınız sayesinde mi keşfettiler peki?

- New Yorker dergisinin editörüyle buluştuğumda Asya'daki ekonomik durumla ilgili bir yazı yazmayı teklif ettim heyecanla. "Bizi asıl ilgilendiren parfüm kitabın" dedi editör. Parfüm yaratıcılarıyla ilgili bir araştırma yapmamı istiyordu. Bunun için bir yıl Hermes'in parfümcüsü Jean Claude Ellena'nın Un Jardin sur le Nil adlı parfümü yaratmasını izledim. Bu deneyimimden haberdar olan New York Times da beni böyle işe aldı.

Parfümlerin kadın ve erkek olarak ikiye ayrılması konusunda ne düşünüyorsunuz? Örneğin bir erkek çok beğendiği Coco Chanel'i sürse çok mu saçmalamış olur?

- Parfümlerin cinsiyetlere göre ayrılmasının sadece ticari amacı var: Heteroseksüel erkeğe parfüm sürmek için giriş izni ya da mazeret. Bu kadar. Parfümden anlayan kişiler cinsiyet ayrımıyla pek ilgilenmez. Çünkü aslına bakarsanız, bir parfümü kadın erkek diye ayırmak bir Bach konçertosunun cinsiyetini belirlemek kadar aptalca. Ve eğer bir erkek Coco'yu muhteşem buluyorsa sürsün. Kendini iyi hissedeceğine eminim.

SENTETİK PARFÜMLER GÜZEL VE EKOLOJİK

Biliyorsunuz bu aralar millet alışveriş arabalarını organik yiyecek ve doğal temizleyici reyonlarında yarıştırıyor, organik kıyafetler alıyor. Siz ise sentetik parfümlerin, saf ve doğal parfümlere nazaran daha iyi olduğunu söylüyorsunuz. Neden?

- Söylemek istediğim şey şu: Parfümlerin içine katılan vanilya, cis-3 hexenol ve etil maltol gibi kimyasallar parfümü enfes yapıyor, aynı zamanda saf kokular kadar sağlıklı ve ekolojik. Hatta bazen daha ekolojik çünkü mesela saf sandal ağacı kokusu sürmek istiyorum diyorsunuz. O küçük şişedeki parfüm için Hindistan'daki ormanlar mahvoluyor. Halbuki kimyasal olarak hazırlanan sandal ağacı kokusu hem muhteşem hem de ağaçlara dokunmuyor.


Parfüm beğenisi kişiden kişiye değişiyor. Eleştiride ölçütünüz nedir? Bir parfümün iyi ya da kötü olduğunu belirleyen prensipler var mı?

- Herhangi bir sanat eleştirmeni gibi estetikle ilgili tamamen sübjektif yargılarda bulunuyorum elbette. İyi, kötü, fena değil gibi. Ama elbette objektif kriterlere de bakıyorum. Bunları şöyle sıralayabilirim: Teknik olarak iyi bir iş çıkarılmış mı? Yani sıktığınızda parfüm deriye ne derecede yayılıyor? Kalıcılığı nedir? Odayı terk ettiğinizde arkanızda parfümünüzden bir bulut bırakıyor musunuz? En önemlisi de yenilikçi mi yoksa bilindik reçetelerin bir tekrarı mı? Bunlara cevap evet ise, beğen ya da beğenme, elindeki yüksek kalitede bir parfüm.

Parfüm şişesi önemli mi?

- Parfüm şişesi, reklamları, mankenleri hiç önemli değil. Tam anlamıyla sıfır!

Parfüm yapmayı öğreten okullar var mı?

- Müthiş bir okul var. Fransa'da Versaille'daki ISIPCA (Institut Superieur International du Parfum, de la Cosmetique et de l'Aromatique Alimentaire). Başka bilmiyorum.

BİR PARFÜM KİŞİYİ YÜCELTİR DE, ALÇALTIR DA

Bugüne kadar gelmiş geçmiş en dáhi parfümcü kim ve neden?

- Şu anda Hermes'le çalışan Jean Claude Ellena. Parfüm yaratmaya son derece geleneksel bir tavırla başladı. Delacroix'nın neo-klasik eserleri gibiydi ilk parfümleri. Şimdi ise son derece modernist, soyut bir sanatçıya dönüştü. Parfümün David Hockney'si oldu.


Fransızlar parfüm sektörünün birinci liginde mi her zaman?

- Her zaman değil. Hiç böyle bir genelleme yapamam.

Bir parfümün kullanıcısını basit ya da seçkin gösterme gücü var mıdır?

- Kesinlikle. Fakat dediğim gibi parfüm çok karmaşık bir ürün. Neyi kimin kullandığıyla da ilgili. Dior'un Hypnotic Poison parfümü buna çok iyi örnek. Teknik açıdan muhteşem ve uyarıcı. 1968'lerin hippi çıtırlarından biri sürerse onun parfümü olur, bir iş kadını sürerse onun... Yani, evet bir parfüm kişiyi yükseltir de, alçaltır da. Fakat aynı şekilde kullanıcının da parfüm üzerinde böyle bir etkisi vardır.

Bazı parfümler var ki ne kadar güzel olurlarsa olsun bir milyon kadın aynı şeyi sürünce hiçbir özellikleri kalmıyor, banalleşiyor. Katılıyor musunuz?

- Söylediğinize katılmıyorum. Güzel bir parfüm her zaman güzeldir. Zaman geçtikçe parfüm yenilik özelliğini kaybeder. Sonra başka parfümcüler sizin formülünüzü çalar, çok benzerlerini piyasaya sürer. Bu da o parfümü kötü etkiler. Bir parfümü beğeniyorsanız, kullanmaya devam edin. Milyonlarca kadının kullanması hiç önemli değil.

İLLE DOĞAL DİYENLER SAÇMA BİR AKIM DOĞURDU

Bana göre "sadece doğal ürünler" diyen kişiler saçma bir akım doğurdu. Bu, kökten solcu hareketin bir parçası; etki ve prensip bakımından köktenci Hıristiyanlardan ya da Müslümanlardan hiç farkı yok. Modern hayattan uzaklaşıp, bana göre hiç bilimsel olmayan, onlara göre güvenli bir dünyaya çekiliyorlar.

KİTABIMIN KAHRAMANI LUCA TURIN

Gazetecilik deyimiyle hikaye resmen ayağıma dolandı. 5 Ocak 1998'de Paris'teki Gare du Nord'da Eurostar trenini bekliyordum. Londra'ya gidip politika dergisi US News için Tony Blair ile ilgili bir yazı yazacaktım. Trenin 25 dakika rötar yapacağı anons edildi. Söylene söylene bir köşeye oturdum. Laf olsun diye, yanına oturduğum beyefendiye "Mission Impossible filminde Eurostar treninin üstüne helikopter indiriyorlardı, acayip bir sahneydi" dedim. Durdu ve "Acayip ama imkansız" dedi. Ve sonra bana fizik kuralları bakımından bunun neden imkansız olduğunu açıkladı. Tren geldi, bindik ve sohbet etmeye devam ettik. Luca Turin kokular üstüne uzmanlaşmış bir biyofizikçi, bugüne kadar yayımlanmış ilk parfüm kılavuzunun yazarıydı. Londra'ya varmadan bu konu hakkında kitap yazmaya karar vermiştim. Bana parfüm ve koku dünyasını son derece bilimsel ve farklı bir perspektiften anlattı. Kokunun İmparatoru'nu okuyan herkes onunla tanışmak istiyor.

BURR'UN FAVORİ PARFÜMLERİ

Thierry Mugler - Mugler Cologne
Frederic Malle - L'Eau d'Hiver
Yves Saint Laurent - In Love Again
Guerlain - L'Instant de Guerlain
Bond No.9 - New Haarlem by
Jean Paul Gaultier - Fragile