2 Şubat 2013 Cumartesi

Modern Yaratılış ve Uyum



Modern Yaratılış ve Uyum

''Parfüm cennetten bir soluktur.” Victor Hugo.

Hugo'nun da dediği gibi koku dünyaya ayak basarken cennette yürüdüğünüze inandırır sizi. Fakat size bunu yaptıran şey her kombinasyonda mümkün olmayacaktır. Bir resmin perspektifi, bir müziğin ahengi kadar uyumlu olmalıdır moleküllerin dansı. Ancak o zaman bir duyu, sizi dipsiz bir kuyudan çekebilir ve yeryüzünden göğe erdirebilir.

Öyleyse bir parfümü yapabilmek, onun içeriğini elde etmek ve kusursuz bir koku çorbası yapabilmek nasıl gerçekleşebilir?

Oluşum

İnsanlık tarihinin başlangıcında (Antik Çağ olarak da adlandırılabilir) parfüm - o zaman ki adı ile per fumum (buharla) - güneş tanrıçası Ra'ya adak olarak adandı. 1370 yılında, kokulu yağlardan ve alkolden üretilen, ilk modern parfüm ve klasik afrodizyak olarak adlandırılmış ''Macaristan Suyu'' tarihteki yerini aldı.

1500 yılında Avrupa'da ilk damıtmacılık el kitabı yayınlandı. Baktığımızda parfüm, tarihte sürekli ve olumlu yönde bir gelişim göstermiştir. Önceleri cenaze törenlerinde, Tanrı ritüellerinde kullanılan parfüm daha sonraları medeniyet simgesi halini almıştır. İnsanların daha iyi kokuyu istemesi, her zaman en iyiyi istemesi üzerine birçok koku molekülü keşfedilmiş, birçok yöntem geliştirilmiştir.


İlk olarak parfümler koku uyumlarına göre “Parfüm Aileleri”ne ayrılmıştır. Bu olayı kategorize eden ilk isimlerden biri Aristoteles'tir. Aristoteles kokuları 6 farklı gruba ayırmıştır. Bunlar: tatlı, ekşi, keskin, yağlı, acı ve pis idi. Yıllar geçtikçe keşfedilen koku moleküllerinin bazılarının Aristoteles'in kategorize ettiği gruba dahil olamayacağı anlaşılınca 1900'lerde Fransız parfümcüler daha geniş ve tam kapsamlı bir parfüm ailesi kategorize ettiler. Bunlar: tek çiçek, çiçek buket, turunçgiller ve meyve, amber, ağaç, deri, fougére ve şipre idi. Parfüm işi 1945'ten sonra büyüdüğünde ve parfüm formülleri çok karmaşıklaştığında, bu kategorilerin biraz modası geçti. Yeniden bir sınıflandırma ve modernleştirilmeye ihtiyaç duyuldu.

Yeni kategoriler şöyle oldu: çiçek, oryantal, meyve, yeşillik, amber/ağaç, okyanus/ozon. Bu kategori günümüzde herkes tarafından kabul edilmese de en geçerli koku ailesi sınıflandırması olarak adlandırılmaktadır.

Gelelim parfümün oluşumuna...

Parfüm yapımını bir gemici düğümüyle özdeşleştirirsek; insanın bir düğüm diyerek hafife aldığı ancak kendine has metotları olan ve aslında çözülmesi hiç kolay olmayan bir paradokstur. Gemici düğümü  birkaç basit ipten; parfüm ise, belki klasikleşmiş birkaç esanstan meydana gelir. Ancak bu esans karmasını bir karmaşa ve paradoksa dönüştüren sır notasıdır. Bir koku notayla süslendiğinde koku ve notanın harmanı artık ayrışamayacak bir bileşime dönüşür. Onları birbirinden ayırmak şekerden çayı ayrıştırmak kadar imkansızlaşacaktır.


Bildiğimiz gibi parfüm 3 temel notadan oluşur: Temel nota, kalp nota ve dip nota.

Temel nota; parfümün sahibine verdiği ilk izlenimdir. Nasıl ki iki insan birbirini tanıdıkça ilk görüşteki heyecanı hissetmezse, parfüm sahibi de bu temel notayı asla ilk anki gibi algılayamayacaktır. Öyle ki temel notada çok uçucu notalar kullanılmaktadır.(bergamot, limon, lavanta..)

Kalp notası: Esansın karakterini yansıtan kısmıdır. Yani çiftlerin birbirinin karakterini özümseme aşamasıdır. Parfümün yaklaşık %30'luk bölümünü oluşturur. Burada temel notayla uyumlu ve daha kalıcı koku notaları kullanılır. (kekik, ıtır, turunç çiçeği...)

Dip nota: Algıda daima tutulur. Vücudu en son terk eden zerredir. Bir parfümün başarısındaki son sözü söyler. İlişki yaşayan iki insanın hatırladığı en güzel anılardır denebilir.

Çözünürlük ve uyumlarına göre esanslar sırasıyla harflendirilir ve parfüm harmanlanmaya başlar. Parfüm yapımı için teknik bilginin yanında adeta bir koku gurmesi olmak gerekir. Eski zamanlarda bir parfüm oluşturmak parfümcülerin neredeyse bir yılını alırdı. Laboratuarlarına girip, dolaplarındaki yüzlerce esansı özümser, kafalarında bu esansları notalarıyla süsler ve bestelerdi. Ve istediği tınıyı tutturana dek deneme yanılma yöntemi ile çalışırlardı.


Günümüzde tabii ki bu işlemler artık daha kolay. Fakat kolaylığın ve teknolojinin gelişmesinin getirdiği en önemli sonuçlardan biri doğallığın yok olması. 20. yüzyılın başlarında hammaddelerin azalması ve bunun sonucunda fiyatların yükselmesi parfümün ticari ve ekonomik başarısını neredeyse bitirme noktasına getirmişti. Bu gelişmelerden sonra parfümcüler sentetik koku molekülleri elde etmeye çalıştılar. Tabiki herkes aynı fikirde değildi. Doğallıktan yana olan ve koku moleküllerinin asla taklit edilemeyeceğini savunanların sayısı çok fazlaydı. Ama zamanla onlar da bu gelişmeye ayak uydurdular.

Eskiden koku molekülleri 4 temel biçimde elde edilirdi:

-Enfleurage: Cam tabakalar üzerine sürülen hayvansal yağların, çiçek özlerini çekmesi, adeta emmesi ile gerçekleştirilen bir yöntem. Fakat günümüzde kullanılmayacak derecede pahalıya mal olacağından bu yöntem çağ dışı kalmıştır.

-Mazeration: Enfleurage' a yakın bir yöntemdir. Ancak bu yöntemde bitki parçaları incecik kıyılarak kızgın yağın içerisine konur. Daha sonra elde edilen kokulu yağ alkol ile yıkanırdı. Fakat bu yöntem de günümüzde çok fazla kullanılmamaktadır.

-Expression: En basit hammadde elde etme yöntemidir. Bu yöntemde bitkisel yağlar mekanik olarak sıkma yoluyla elde edilir. Günümüzde bazı çevreler tarafından hala kullanıldığı söylense de hammadde pahalılığından dolayı bu yöntemin de çok fazla bir geçerliliği yoktur.

-Destillation: Çiçekler, yapraklar, ağaçlar su dolu bir bakır imbiğin içine atılır. Isıtılan su buharlaşır ve bitki esanslarını da çeker. Daha sonra buharın soğutulması ile kokulu yağlar elde edilir.

İmbikten elde edilen kokuların tarihi 19.yy'ın 30'lu yıllarında son buluyor. 1835 yılında Alman Kimyager Eilhard Mitscherlich, netrobenzolü buluyor. Kısa süre sonra da Liebig ve Wöhler, acı bademyağını taklit eden ve parfüm endüstrisi için önemli bir madde olan benzaldehidi buldular. Çiçek kokularında ise durum bambaşkaydı. Zambak sümbül ve hiç bir kopyaya uymayan, hiç bir benzerliğe tahammülü olmayan ve bu tür şeyleri adeta reddettiği savunulan yasemin çiçeği parfümlerini doğal yollardan üretmek  niceliksel eksiklik nedeniyle olanaksızdı. Böyle durumlarda kimya adeta doğanın ebesi görevini üstlenmişti. 1898'de  süsen ve menekşe soluklu İonon'u keşfeden Tilamnn ve Kruger parfüm endüstrisinde adeta bir devrim yapmışlardır. İonon sayesinde Piver'in Violetta Vera'sı ve Coty'nin Origan'ı gibi büyük parfümleri üretme olanağı doğdu. Sentetik koku molekülü üretimi bu yıllardan sonra adeta bir çığ gibi büyüdü.


Günümüzde gaz kromotografisi adlı yöntem ile koku maddesi karışımlarını en ufak yapıtaşlarına ayırmak mümkün. Tabiki bu işin uzmanları sayesinde. Söz konusu aygıt, analiz sonuçlarını, üzerinde ateş çizgilerini andıran simgeler bulunan bir şerit halinde vermektedir. Bu işaretleri ancak konun uzmanı kimyagerler okuyabiliyor. Koku maddesi elde etmede atılan bu ileri adımlara karşın bir parfümü en ince ayrıntısına kadar analiz etmek günümüzde bile pek olası değildir. Yapay olan, doğal olana bugünlerde oldukça kusursuz bir şekilde yaklaşabiliyor. Ancak doğayı birebir taklit edemiyor. İçlerinde hala biraz doğal madde bulunan parfümleri ayırt edilebilirliklerini, başka şeylerin yanı sıra, bulunması günümüzde neredeyse imkansızlaşan doğal koku maddelerini nerede ve kimden alabileceklerini bilen satın almacıların adeta dedektif gibi çalışmalarına borçludur. Bu tür parfümler adeta saf altın değeri görmektedir. Öyle ki bu tür parfümlerin reçeteleri şirketlerin en güvenli kasalarında saklanmaktadır.

Parfüm olgusunun ticari ve endüstri ürününe dönüşmesi sevindirici. Ancak doğal ve saf olanı reddetmeyen ve insanların, özünü barındıran kokulardan mahrum bırakılmadığı parfümleri yeğlerim. Ama tamamen deforme edilmemiş kokuları, hiç görülmedik yerlerden toplayıp burnumuza tutan ve bize dünyada cenneti yaşatanlara minnet duyuyorum.  

YAZAN: Batuhan CEYLAN

8 Ocak 2013 Salı

Parfüm Resimleri


Merhabalar parfüm severler,

Bu bölümde sizlerden gelen parfüm resimlerine yer vermeyi düşünüyorum. Eğer sizde parfüm koleksiyonlarınızın resimleri paylaşmak isterseniz bana ulaşabilirsiniz.

Parfüm Merakı'nın en çok yorum yapan takipçilerinden Volkan'ın parfüm koleksiyonu sizlerle:




Bana ulaşan başka bir parfüm sever olan Orkun'un koleksiyonu da aşağıda.


16 Aralık 2012 Pazar

Koku (Büyü - Sihir - Mucize Üçlüsü)



Koku (Büyü - Sihir - Mucize Üçlüsü)

Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde.... diye devam eden masalları çocukken bol bol dinlemişizdir. Acaba hangimiz gerçek anlamda yaşadı bu masalları? Daha doğrusu masalsı bir dünyada kimler zaman geçirmiştir? Kimler büyülü, sihirli, mucizelerle dolu bir dünyanın kapısını aralayabildi? Cevap: '' Hiç kimse'' olmalı. Ama öyle değil! Bir çoğumuz gidiyoruz zaman zaman o dünyaya. Farkında olarak ya da olmayarak. Hepimiz zaman geçiriyoruz orada. İyi de bu nasıl oluyor derseniz cevap olarak tek bir kelime aklıma geliyor: ''Koku"


Koku... Vücudumuzdaki küçücük bir organın, nesnelerden yayılan ve gözle görülemeyen molekülleri algılamasıyla gerçekleşen bir duyu olayıdır. Kulağa ne kadar basit geliyor değil mi? Fakat bu hissin yani kokunun yaşattıklarını bize sunabilen başka bir his bilmiyorum. Büyü, sihir ve mucize üçlüsünü içerisinde barındıran bir his daha yok bu dünyada. Ne kadar şanslıyız ki çevremizdeki her şeyin bir kokusu var. Hatta soyut anlamların bile kokuları var. Ve bunlar bize inanılmaz hisler yaşatabiliyor. Yeni kesilmiş çimen kokusu, yağmurda ıslanmış toprak kokusu, nemli odunun kokusu... Soyut kokulara inecek olursak şehvetin kokusu, aşkın kokusu, korkunun kokusu, mutluluğun, huzurun kokusu... Şunlara bir bakın! Sizce de hayatımızı etkileyen türden hisler değil mi? Her birimiz kokuları duyduğumuzda veya fark ettiğimizde hayatımızda bu hislere göre adımlar atmaz mıyız? Eğer abarttığımı düşünüyorsanız size bir örnek vermek istiyorum. Ne demek istediğimi daha rahat anlayabileceksiniz.

Sevgilinize büyük tutku ve aşk ile bağlısınız. Bir insana nasıl bu şekilde bağlanılır ki? Çok seversiniz, aşık olursunuz, sizin için çok değerlidir. Birkaç neden daha sayabiliriz. Ama karşınızdaki insana bağlanmanız, aşık olmanız, onu çok sevmeniz aslında kokunun bir mucizesidir! Karşınızdaki kişinin soyut kokusunu tadamazsınız. Kısacası koku uyumunuz birbiriyle uyuşmaz ise emin olun o kişiyi ne tutkuyla sevebilirsiniz ne de aşık olursunuz . Hala inanmamış olabilirsiniz. ''Koku bunların hepsini nasıl yapabilir ki?'' diyebilirsiniz. Diyelim ki tutkuyla, aşkla bağlı olduğunuz sevgilinizden ayrıldınız. Onun bedenini mi özlersiniz yoksa aradığınız onun büyüleyici, baştan çıkaran, onu diğer insanlardan ayıran, sizin için özel yapan kokusu mudur peşinden gitmek istediğiniz? Aradan yıllar geçtiğini düşünelim. Hatta sevgilinizi çoktan unuttunuz bile. Sokakta yürüyorsunuz. Birden burnunuza eski sevgilinizin, tutkuyla bağlandığınız kişinin kokusuna rastladınız! İstemsiz olarak kapatırsınız gözlerinizi, 3-5 saniye içerisinde gidersiniz geçmişe. Beraber geçirdiğiniz o güzel, sevgi dolu yada hatırlamak istemediğiniz anlara gidersiniz. İşte bu bir büyüdür. Kim ne derse desin mucizedir. İçinde yaşadığımız devirde geçmişe gitmenin imkansız olduğunu biliyoruz. Fakat koku buna karşı çıkıyor ve isteseniz de istemeseniz de sizi zamanda yolculuğa çıkarıyor. Size unuttuğunuz aşkınızı veya unuttuğunuz aşk hissini yeniden yaşatıyor.


Bunun dışında yeri geliyor sizi hayaller aleminde muhteşem bir gezintiye çıkartıyor. Ve evet! Belki kurduğunuz hayaller ile geleceğinizi de tasarlıyor koku. Huzuru, ferahlığı, mutluluğu buna benzer daha bir sürü sıfatın anlamını yaşatıyor size.

Büyüye, sihire, mucizeye inanmayan pek çok insan, aslında bu üç inanılmaz olayın küçücük bir koku molekülü tarafından sağlandığının farkında değil. Her gün bu mucizeyi yaşamak kadar güzel bir şey yoktur dünyada. İstediğiniz zaman büyüleyici bir dünyanın kapılarını aralayabilir, mucizelerin en güzelini yaşayabilir, en güzel hisleri barındıran sihir denizinde yol alabilirsiniz.


Bu büyülü dünyanın kapılarından girip bir daha çıkmak istemiyorsanız kokuyu tanıyın, bilin ve koklayın. İyi, kötü, pis... Her şeyi koklayın. Çünkü her parfümün içerisinde farklı mucizeler yaşayacaksınız, farklı sihirler ve büyüler göreceksiniz. Unutmayın ki ''Rüyaların izdüşümüdür kokular.'' 


YAZAN: Batuhan CEYLAN

8 Şubat 2012 Çarşamba

Üretimi Durdurulmuş Parfümler

Merhaba sevgili parfüm severler. Bugün yine farklı bir konudan bahsetmek istiyorum. Konu ise üretimi durdurulmuş parfümler.

Parfüm üreticileri yada parfüm evleri piyasaya sürdükleri ürünlerinin çok satılmasını isterler. Böylelikle şirketlerinin karlılıkları sağlanır. Yeni ürünler çıkartmak için yatırım yapılır. Fakat bu üreticiler çoğu zaman çıkardıkları parfümlerden istedikleri kadar başarı sağlayamazlar. Yani satışları istedikleri gibi olmayabilir. Böyle bir durumda şirketler zarar etmemek için az satılan veya "tutulmayan" parfümün üretimini durdururlar. Onların yerine farklı yeni ürünler çıkarırlar.

Guerlain yada Creed gibi çok köklü ve eski markalar geçmiş zamandaki bazı parfümlerinin de üretimleri sonlandırmak zorunda kalabiliyorlar. Çünkü bir yandan da yeni trendleri takip etmek zorunda oldukları gerçeğiyle karşı karşıyadırlar. Böylelikle hem eski parfümlerinin hem de yeni piyasaya sundukları parfümler, maliyetleri oldukça artırıyor. Bunun snucunda da bazı parfümlerden feragat etmek gerekiyor.

İnternette parfümlerle ilgili sitelerde dolaşırken "Üretimi sonlandırılmış parfümler"in bir listesi vardı. Bende bu konuda sizleri bilgilendirmek ve paylaşmak istedim. 2012 yılı itibariyle üretimi bitirilen bazı parfümler şunlarmış:


Azzaro
The 'Pure' line - Pure Vetiver, Pure Cedrat, Pure Lavander
Azzaro Now for men and women
Azzaro Twin for men and women
Silver Black for Men


Balenciaga
Le Dix
Cristobal
Cristobal pour Homme
Balenciaga pour Homme
Eau de Cristobal


Boucheron
Jaipur
Initial
Trouble
Miss Boucheron
B

Cacharel
Liberte
Nemo

Creed
Citrus Bigarage
Orange Spice
Jasmal
2000 Fleurs
Royal English Leather
Baie de Genievre

Emporio Armani
White
Night
City Glam
Remix

Givenchy
Amarige Mariage

Kylie Minogue
Showtime
Couture
Inverse For Men

Paul Smith
London For Men
London For Women
Story

Valentino
Rock n Rose
Valentina

L'Artisan Parfumeur
Vanille Absolument 50 ml
Piment Brulant 50 ml
Poivre Piquant 50 ml
Passage d’enfer 50 ml
Dzongkha 50 ml
L eau du navigateur 100 ml
Tea for Two 100 ml

İnşallah bu liste önümüzdeki günlerde daha da artmaz.

14 Ocak 2012 Cumartesi

Chandler Burr Söyleşisi



Chandler Burr Söyleşisi

Tekrardan merhabalar parfüm severler. Yine bir söyleşi ile karşınızdayım. Tabiki bu söyleşiyi ben değil Hürriyet gazetesinden Ezgi Başaran yapmış. 22 Kasım 2006 tarihli Hürriyet gazetesinin internet sitesinde de yayınlanmış. İnternette dolaşırken gözüme çarptı ve buradan sizlerle paylaşmak istedim.

Chandler Burr, dünyanın en önemli gazetelerinden olan New York Times'da parfüm kritikleri yayınlayan bir koku uzmanı diyebiliriz. Bir gazetede böyle bir köşe olması ne kadar güzel. Onunla yapılan söyleşiyi yine aynen aktarıyorum:

Chandler Burr (43) politika ve bilim muhabirliği yaparken 1998'de Paris'te bir garda biyofizikçi Luca Turin'le tanıştı. O andan itibaren hayatının akışı değişti. Koku ve parfüm uzmanı Turin üzerine bir kitap kaleme aldı: "Kokunun İmparatoru: Parfüm, Tutku ve Duyguların Son Gizeminin Öyküsü".

Ardından V Magazine, Food&Wine ve The New Yorker'da parfümle ilgili yazılar yazdı. İsviçre gazetelerinden sonra dünya basınının İngilizce'deki ilk parfüm eleştirmeni olarak atandı. New York Times gazetesinin Style ekinde ayda bir, Scent Strip (Kokunun Soyulduğu Yer) adındaki köşesinde parfüm ve mum gibi kokulu ürünleri eleştiriyor. Burr, Dior'un J'adore gibi başarılı bir parfümünün toplam 300 milyon dolar hasılat yapabildiği, yıllık cirosu 20 milyar dolarlık (35 milyar YTL) bir sektörün eleştirmeni artık. Parfüm dünyasının dáhilerini, mitlerini, favorilerini konuştuğumuz Burr, "Aslında işim sanat eleştirmeninkinden farksız, çünkü parfüm koku duyusuna hitap eden bir sanat" diyor.



New York Times neden bir parfüm eleştirmenine ihtiyaç duydu?

- Nasıl ki resim gözlerimize, müzik kulaklarımıza hitap eden birer sanat dalı, parfüm de koku alma duyumuza hitap eden bir sanat. New York Times'ın kitap, tiyatro, müzik, mimarlık eleştirmeni var. Parfümün de ciddi eleştiri gerektiren bir sanat olduğuna karar verdiler. Parfüm estetik olarak çok karmaşık bir ürün, bir tarihi var. Bunları anlatacağım. Bence bundan hem okuyucular yararlanacak hem de bu günlerde giderek daha önemli pazar haline gelen parfüm piyasası.

Sizi kitabınız sayesinde mi keşfettiler peki?

- New Yorker dergisinin editörüyle buluştuğumda Asya'daki ekonomik durumla ilgili bir yazı yazmayı teklif ettim heyecanla. "Bizi asıl ilgilendiren parfüm kitabın" dedi editör. Parfüm yaratıcılarıyla ilgili bir araştırma yapmamı istiyordu. Bunun için bir yıl Hermes'in parfümcüsü Jean Claude Ellena'nın Un Jardin sur le Nil adlı parfümü yaratmasını izledim. Bu deneyimimden haberdar olan New York Times da beni böyle işe aldı.

Parfümlerin kadın ve erkek olarak ikiye ayrılması konusunda ne düşünüyorsunuz? Örneğin bir erkek çok beğendiği Coco Chanel'i sürse çok mu saçmalamış olur?

- Parfümlerin cinsiyetlere göre ayrılmasının sadece ticari amacı var: Heteroseksüel erkeğe parfüm sürmek için giriş izni ya da mazeret. Bu kadar. Parfümden anlayan kişiler cinsiyet ayrımıyla pek ilgilenmez. Çünkü aslına bakarsanız, bir parfümü kadın erkek diye ayırmak bir Bach konçertosunun cinsiyetini belirlemek kadar aptalca. Ve eğer bir erkek Coco'yu muhteşem buluyorsa sürsün. Kendini iyi hissedeceğine eminim.

SENTETİK PARFÜMLER GÜZEL VE EKOLOJİK

Biliyorsunuz bu aralar millet alışveriş arabalarını organik yiyecek ve doğal temizleyici reyonlarında yarıştırıyor, organik kıyafetler alıyor. Siz ise sentetik parfümlerin, saf ve doğal parfümlere nazaran daha iyi olduğunu söylüyorsunuz. Neden?

- Söylemek istediğim şey şu: Parfümlerin içine katılan vanilya, cis-3 hexenol ve etil maltol gibi kimyasallar parfümü enfes yapıyor, aynı zamanda saf kokular kadar sağlıklı ve ekolojik. Hatta bazen daha ekolojik çünkü mesela saf sandal ağacı kokusu sürmek istiyorum diyorsunuz. O küçük şişedeki parfüm için Hindistan'daki ormanlar mahvoluyor. Halbuki kimyasal olarak hazırlanan sandal ağacı kokusu hem muhteşem hem de ağaçlara dokunmuyor.


Parfüm beğenisi kişiden kişiye değişiyor. Eleştiride ölçütünüz nedir? Bir parfümün iyi ya da kötü olduğunu belirleyen prensipler var mı?

- Herhangi bir sanat eleştirmeni gibi estetikle ilgili tamamen sübjektif yargılarda bulunuyorum elbette. İyi, kötü, fena değil gibi. Ama elbette objektif kriterlere de bakıyorum. Bunları şöyle sıralayabilirim: Teknik olarak iyi bir iş çıkarılmış mı? Yani sıktığınızda parfüm deriye ne derecede yayılıyor? Kalıcılığı nedir? Odayı terk ettiğinizde arkanızda parfümünüzden bir bulut bırakıyor musunuz? En önemlisi de yenilikçi mi yoksa bilindik reçetelerin bir tekrarı mı? Bunlara cevap evet ise, beğen ya da beğenme, elindeki yüksek kalitede bir parfüm.

Parfüm şişesi önemli mi?

- Parfüm şişesi, reklamları, mankenleri hiç önemli değil. Tam anlamıyla sıfır!

Parfüm yapmayı öğreten okullar var mı?

- Müthiş bir okul var. Fransa'da Versaille'daki ISIPCA (Institut Superieur International du Parfum, de la Cosmetique et de l'Aromatique Alimentaire). Başka bilmiyorum.

BİR PARFÜM KİŞİYİ YÜCELTİR DE, ALÇALTIR DA

Bugüne kadar gelmiş geçmiş en dáhi parfümcü kim ve neden?

- Şu anda Hermes'le çalışan Jean Claude Ellena. Parfüm yaratmaya son derece geleneksel bir tavırla başladı. Delacroix'nın neo-klasik eserleri gibiydi ilk parfümleri. Şimdi ise son derece modernist, soyut bir sanatçıya dönüştü. Parfümün David Hockney'si oldu.


Fransızlar parfüm sektörünün birinci liginde mi her zaman?

- Her zaman değil. Hiç böyle bir genelleme yapamam.

Bir parfümün kullanıcısını basit ya da seçkin gösterme gücü var mıdır?

- Kesinlikle. Fakat dediğim gibi parfüm çok karmaşık bir ürün. Neyi kimin kullandığıyla da ilgili. Dior'un Hypnotic Poison parfümü buna çok iyi örnek. Teknik açıdan muhteşem ve uyarıcı. 1968'lerin hippi çıtırlarından biri sürerse onun parfümü olur, bir iş kadını sürerse onun... Yani, evet bir parfüm kişiyi yükseltir de, alçaltır da. Fakat aynı şekilde kullanıcının da parfüm üzerinde böyle bir etkisi vardır.

Bazı parfümler var ki ne kadar güzel olurlarsa olsun bir milyon kadın aynı şeyi sürünce hiçbir özellikleri kalmıyor, banalleşiyor. Katılıyor musunuz?

- Söylediğinize katılmıyorum. Güzel bir parfüm her zaman güzeldir. Zaman geçtikçe parfüm yenilik özelliğini kaybeder. Sonra başka parfümcüler sizin formülünüzü çalar, çok benzerlerini piyasaya sürer. Bu da o parfümü kötü etkiler. Bir parfümü beğeniyorsanız, kullanmaya devam edin. Milyonlarca kadının kullanması hiç önemli değil.

İLLE DOĞAL DİYENLER SAÇMA BİR AKIM DOĞURDU

Bana göre "sadece doğal ürünler" diyen kişiler saçma bir akım doğurdu. Bu, kökten solcu hareketin bir parçası; etki ve prensip bakımından köktenci Hıristiyanlardan ya da Müslümanlardan hiç farkı yok. Modern hayattan uzaklaşıp, bana göre hiç bilimsel olmayan, onlara göre güvenli bir dünyaya çekiliyorlar.

KİTABIMIN KAHRAMANI LUCA TURIN

Gazetecilik deyimiyle hikaye resmen ayağıma dolandı. 5 Ocak 1998'de Paris'teki Gare du Nord'da Eurostar trenini bekliyordum. Londra'ya gidip politika dergisi US News için Tony Blair ile ilgili bir yazı yazacaktım. Trenin 25 dakika rötar yapacağı anons edildi. Söylene söylene bir köşeye oturdum. Laf olsun diye, yanına oturduğum beyefendiye "Mission Impossible filminde Eurostar treninin üstüne helikopter indiriyorlardı, acayip bir sahneydi" dedim. Durdu ve "Acayip ama imkansız" dedi. Ve sonra bana fizik kuralları bakımından bunun neden imkansız olduğunu açıkladı. Tren geldi, bindik ve sohbet etmeye devam ettik. Luca Turin kokular üstüne uzmanlaşmış bir biyofizikçi, bugüne kadar yayımlanmış ilk parfüm kılavuzunun yazarıydı. Londra'ya varmadan bu konu hakkında kitap yazmaya karar vermiştim. Bana parfüm ve koku dünyasını son derece bilimsel ve farklı bir perspektiften anlattı. Kokunun İmparatoru'nu okuyan herkes onunla tanışmak istiyor.

BURR'UN FAVORİ PARFÜMLERİ

Thierry Mugler - Mugler Cologne
Frederic Malle - L'Eau d'Hiver
Yves Saint Laurent - In Love Again
Guerlain - L'Instant de Guerlain
Bond No.9 - New Haarlem by
Jean Paul Gaultier - Fragile

2 Aralık 2011 Cuma

Chanel No.5



Chanel No.5 Efsanesi

Her zaman söylediğim gibi parfümler sadece kokulu sular değildir. Onlar kimi zaman bir arzu nesnesi, kimi zaman bir kadının yada erkeğin en etkili silahlarından birisi, kimi zaman da bizi mutlu eden bir arkdadaş. Kokuların sihirli dünyası kuşkusuz çok derin ve gizemli.

Bir parfümü neden severiz? Yada neden nefret ederiz? Bir kişinin ayılıp bayıldığı bir parfüm bizde neden aynı etkiyi göstermez. İnsan ruhundaki böylesi büyük uçurumların araştırmasını psikologlar mutlaka yapıyorlardır. Koku severler olarak bizi ilgilendiren kısıma gelecek olursak.

Bugün internette rastladığım (inanın nerede olduğunu not etmemişim) bir yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. Gelmiş geçmiş en arzulanan kadın parfümlerinden olan Chanel - No.5 hakkında gayet ilgi çekici bir makele. On yıllar geçmiş olmasına rağmen hala dünyanın en çok satan kadın parfümlerinden birisi. Hiç dokunmadan aynen veriyorum:

Parfümlerin ana kraliçesi olarak tanımlanan efsane Chanel No5, tam 90 yaşına bastı. Gabrielle “Coco” Chanel’in, üç ay boyunca sürekli burnuna enfiye gibi çekerek seçtiği taklit edilemez, kadınları sürmekten, erkekleri koklamaktan usandırmayan Chanel No 5, aslında bir formül hatasıydı. ‘Coco’ Chanel, 1921 yılında klasik olmayan, sadece gül kokusundan esinlenmeyen, sürdükçe sevgilisi Dimitri Pavlovich’in mest olmasını sağlayacak, bağımlılık yaratacak, tüm gün boyunca tenden uçmayan bir parfüm yaratmak için Rus Çariçesi Alexandra’nın esansçısı Ernest Beaux’yu Paris’e getirtti.

Laboratuvara kapanan Beaux, formül üzerine formül çalışması yaptı ama klasik gül kokusu yine ağır basıyordu. Yaklaşık 20 kadar karışım denedi. Sonunda, doğal esanslara sentetik karıştırmayı aklına koydu. Bu fikre Coco da onay verdi.

O zamana kadar saygın hanımefendiler saf ve doğal esanslar kullanırdı. Parfüme kalıcılık sağlayan ve ağırlaştıran sentetiklerin katıldığı parfümleri fahişeler, dansçılar kullanırdı.

Beaux karışıma, alhedit yani alkolleri oksitlendiren veya asitleri indirgeme yolu ile elde edilen uçucu sıvıyı kattı. Yasemin esansı dozunu yükseltti, sandal ağacı esansını yoğunlaştırdı. Aslında koku hayli ağır olmuştu. Fakat Coco her laboratuvara girdiğinde yeni parfüme hayranlığını gizleyemiyordu. Bu, beşinci şişedekiydi. Coco’nun beğendiği parfüm aslında bir hatanın sonucuydu. Laboratuvar asistanlarından biri kazara önerilenin çok üstünde sentetik eklemişti. Doğal ürünlerle sentetikler bir araya gelince kusursuz bir koku yaratılabiliyordu ve kimya, esans sanayine böylece ön kapıdan girmiş oluyor ve bir devrim yaşanıyordu.

KUSURSUZ HATA

Esansçı bir ara yaptığı formül hatasından dolayı parfümün adının “Kusursuz Hata” olmasını bile önerdi. Oysa Coco bırakın adını, şişesini bile çoktan dizayn etmişti. Asla taklit edilemeyecekti ve yaşayan her kadının en az bir kere sürdüğü, her erkeğin en az bir kere sevgilisinde kokladığı bir parfüm olacaktı.


Coco, sevgilinin koynuna girerken Chanel No5’in vücudun nerelerine sürüleceğinin tarifini bile veriyordu. Kulak arkasına, boyna, el bileklerine, avuç içine, ayak bileklerine ve en önemlisi göbek deliğine. Bu tarif erkekleri kudurtuyordu Coco’ya göre.

Chanel No5’in modası asla geçmeyecekti. Böyle istiyordu, böyle umuyordu. Parfüm 1921 yılının beşinci ayının beşinci günü tanıtılıp piyasaya sürüldü. Coco’nun 5 sayısına karşı çocukluğundan gelen bir saplantısı vardı. Defile tarihlerini de böyle belirlerdi. Ondan sonra Chanel Modaevi her yeni ürününü 5 Mayıs’ta yani yılın beşinci ayının beşinde yapmaya başladı.

Coco Chanel’in en büyük şansı, bir Diva’ya rastlantı sonucu sorulan bir soruydu. Verdiği cevap, parfümü gerçekten ölümsüzleştirdi.

MARILYN GECE YATARKEN NE GİYER

1950’li yıllarda Marilyn Monroe efsanesi zirvedeydi. Hemen hemen her dergiye nefes kesen vücuduyla kapak olan sarışın yıldıza, bir röportaj sırasında gece yatarken ne giydiği soruldu. O tarihlerde moda olan, “babydoll” denen kısa geceliklerdi. Acaba Monroe yatarken babydoll giyiyor muydu? Güzel kadın öyle bir yanıt verdi ki, Chanel No5 Marilyn Monroe ile özdeşleşti: “Ben babydoll filan giymem. Hatta hiçbir şey giymem. Vücuduma sadece iki damla Chanel No5 sürerim o kadar.”


Coco için bundan daha güzel ve çarpıcı bir reklam olamazdı. Marilyn Monroe’nun kullandığı Chanel No5 şişesi bugün New York “MOMA” (Modern Sanat Galerisi)’da sergilenmekte. Monroe ölene kadar bu parfümün gölge tanıtım yüzü oldu. Bu arada büyük ressam ve Pop Art akımının öncüsü Andy Warhol de seri halinde Chanel No5 dev poster tasarımlarıyla parfümün ününe ün kattı. Gay’lerin Chanel No5 kullanmasını sağladı.

Lauren Hutton, Catherine Deneuve, Carole Bouquet, Nicole Kidman, Audrey Tautou, Celine Dion, Eva Mendes, Jessica Alba, Kate Moss gibi isimler Chanel No 5’i günümüze kadar sırtlayan kadınlar oldu. Tarih yaratan, tenzilatlı satışlarla tanışmayan, 90 yıldır taklit edilemeyen parfüm için Chanel Modaevi daha şimdiden 2021’deki yüzüncü yılı kutlamalarının hazırlıklarına başladı.

7 Kasım 2011 Pazartesi

Annick Goutal Söyleşisi


Merhabalar parfüm severler cemiyetinin güzel üyeleri. Küçük ve sesi fazla çıkmayan cemaatimizin güzel koku avcıları.

İnternette dolaşırken rastladığım bir ropörtajı bu sefer sizlerle paylaşmak istiyorum. Hangi kaynakta yayınladığına dair not almayı unuttuğum için dip not bilgisi veremeyeceğim. Büyük ihtimalle gazetelerimizden birisinde yayınlanmış.

Konumuz Annick Goutal markası. Fransa merkezli bu lüks parfüm evinin yeni sahibi ile yapılmış söyleşi ilginizi çekecektir muhtemelen. Hiç dokunmadan aynen veriyorum:



Paris'te eski model ve piyanist Annick Goutal tarafından kurulan marka, lüks segmentine giriyor. İçerikleri ve el yapımı şişeleri, her şeyden önemlisi de detaylarıyla fark yaratan marka artık İstanbul'da Harvey Nichols'da satılmaya başlandı. Annick Goutal firmasını satın alan Brigitte Taittinger'le parfümleri konuştuk.

                                                     
                                              Markanın yaratıcısı Annick Goutal


Ailenizin sahip olduğu Taittinger şampanyalarının ardından Annick Goutal parfüm evini satın almaya nasıl karar 
verdiniz?

Ailem 1984'te Annick Goutal'i satın almaya karar verdi. O zamanlar işin başında Annick vardı. Paris'te bir Annick Goutal parfüm evi açılmıştı. İçeri adımımı atar atmaz büyülenmiştim. Ama mağaza kadar büyüleyici bir başka şey de Annick'in kendisiydi. Yarattığı bütün parfümlerin bir motivasyonu, nedeni vardı. Kokuların hepsini birinden ya da bir şeyden ilham alarak yapıyordu. Kızı, eşi onun en büyük yardımcılarıydı. Aşkla koku yaratıyordu. Onun o azmi, aşkı bizi çok etkiledi.

                                         
                                              Bir Annick Goutal mağazasının içi


Annick Goutal parfümleri lüks ürün segmentine giriyor. Diğer parfümlerden farkı nedir?

Biz herkes için parfüm üretmiyoruz. Annick Goutal müşterisi çok özeldir. Herkesin kullandığı bir parfümü kullanmaz. Goutal kadını, trendlere ayak uydurmak yerine kendi stilini yaratır. Zaten ürettiğimiz parfümleri herkes sevecek diye bir şey yok. Kimi bayılır, kimi ise hoşlanmaz. Biz haute couture parfüm üretiyoruz. Ama farklı olmayı seven bir kadın, piyasadaki popüler parfümlerden birini değil, böyle butik ve özel bir parfümü kullanır. Bizim şişelerimizin her biri el yapımı.


Türkiye pazarına girmeye nasıl karar verdiniz?

Türkiye'de oldukça sofistike ve dünyada neler olup bitiğini takip eden bir müşteri kitlesi var. Bir de kişisel olarak İstanbul'u çok seviyorum. Bu yüzden de Türkiye pazarına girmek istedim.



Şampanya ve parfümler... Her ikisi de lüks ürünler. Kriz sizi nasıl etkiledi?

Şampanyayı biraz daha fazla etkiledi diyebilirim. Parfüm kullanıcısı zaten o parfüme bağımlıysa, seviyorsa ne yapar eder alır. Belki eskiden vücut kremini, mumunu ve pek çok yan ürününü de satın alıyordu, şimdi sadece parfümünü alıyor olabilir. Ama ne olursa olsun parfümünden vazgeçmez. Şampanya ise biraz daha farklı. Markasını ve adetini azaltıp, daha ucuz bir şampanya içmeye başlayabilir.


Parfüm alırken nelere dikkat etmek gerekiyor?

Öncelikle kimin aldığı çok önemli. Sen kimsin, işin ne, nasıl bir hayata sahipsin? Çalıştığın yer, yaşadığın yer gibi etkenler de parfüm seçiminde ön plana çıkıyor. Hava koşulları ve yaşadığınız yerin iklimine uygun bir parfüm
seçmelisiniz. Çok sıcak iklimli bir yerde yaşıyorsanız daha çiçeksi ve fresh kokular tercih edilmeli. Çok baharatlı kokular rahatsız edebilir.



Bir kişinin kaç tane parfümü olmalı?

Bana sorarsanız dört ya da beş tane parfümü olması gerekir. Gündüz için ayrı, gece için ayrı parfüm kullanmak lazım. Yataktan kalktığınızda o günkü programınıza göre parfüm sıkmalısınız. Öğlen kimle yemeğiniz varsa, onu göz önünde tutarak parfüm seçmelisiniz.


Bu yaz ne tür kokular ön plana çıkıyor?

Papatya kokusu çok trendy. Çiçeksi ve hafif kokular geri geldi. Eskiden daha tatlı ve ağır aromalar modaydı. Bu yıl yine taze, pudramsı ya da çiçeksi kokular ön plana çıktı.



Yeni parfümünüz Ninfeo Mio'nun da oldukça ilginç bir hikâyesi var. Roma yakınlarındaki bir bahçeden ilham alınarak tasarlanmış.

Evet yaratıcılarımız Isabelle Goutal ve Isabelle Doyen'in hayallerinde bir bahçe vardı. Bir gün Roma yakınlarında gezinirken zümrüt yeşillikleri içindeki Ninfa bahçelerini gördüler ve hayallerindeki bahçenin burası olduğuna karar verdiler. Zümrüt yeşili, içinde Ortaçağ'dan kalma harabeler olan bahçe bu parfümün yaratılmasına sebep oldu. Parfümün içeriğinde içinde acı portakal ağacının yaprakları ve meyve özü, Galbanum ekstresi, lavanta, sıcak ve sütlü incir yaprakları yer alıyor.

9 Ekim 2011 Pazar

2010 Yılının Amerika'da En Çok Satan Kadın Parfümleri

Bir önceki yazımda Amerika'nın 2010 yılında en çok satan erkek parfümlerini yazmıştım. Haksızlık olmasın diye bu seferde en çok satan kadın parfümleri listesini veriyorum. Listenin sadece 2010 yılı satışlarını kapsadığını belirtmeliyim.


1. Chanel Coco Mademoiselle (2001)

2. Estée Lauder Beautiful (1985)


3. Dolce & Gabbana Light Blue (2001) 

4. Chanel No 5 (1921)

5. Donna Karan Cashmere Mist (1994)

6. Estée Lauder Pleasures (1995)


7. Thierry Mugler Angel (1993)

8. Juicy Couture Viva la Juicy (2008)

9. Calvin Klein Euphoria (2005)


10. Clinique Happy (1997) 

11. Viktor & Rolf Flowerbomb (2004)

12. Lancôme Trésor (1990)

13. Christian Dior J’Adore (1999)

14. Ralph Lauren Romance (1998)


15. Gucci Guilty (2010) 

16. Chanel Chance Eau Tendre (2010)

17. Marc Jacobs Daisy (2007)

18. Chanel Chance (2002)

19. Estée Lauder Sensuous (2008)

20. Marc Jacobs Lola (2009)

2 Ekim 2011 Pazar

2010 Yılının Amerika'da En Çok Satan Erkek Parfümleri

Merhaba sevgili parfümseverler.

Diğer blogum olan http://parfummeraki.blogspot.com/ da incelediğim parfümlerden bazılarının çok popüler olduklarından bahsediyorum. Buradaki popülerlik onların çok satmalarından kaynaklanıyor şüphesiz. Fakat her çok satan parfümün güzel koktuğunu iddia etmek de mümkün değil.

Bir parfümün çok satmasında bence herkesin sevebileceği tarzda olması, reklam ve pazarlama faaliyetleri vb. durumlar başrolü oynuyor. Yurtdışındaki parfüm forumlarında gezinirken rastladığım bu listeyi sizlerle paylaşmak istedim. İşte 2010 yılında Amerika'da en çok satan erkek parfümleri. İlk iki sırayı Giorgio Armani markasının alması ilginç.



1. Giorgio Armani Acqua di Giò Pour Homme (1996)

2. Giorgio Armani Armani Code Men (2004)

3. Chanel Bleu de Chanel (2010)  (Henüz çok yeni bir parfüm olmasına rağmen bu kadar çok satılması benim açımdan şaşırtıcı)

4. Dolce & Gabbana The One for Men (2008)

5. Dolce & Gabbana Light Blue Pour Homme (2001)

6. Ralph Lauren Polo Blue (2002)

7. Gucci by Gucci Pour Homme (2008)
8. Jean-Paul Gaultier Le Mâle (1995) (Bu parfümdeki vanilya kullanımını seviyorum. Anlaşılan Amerikalı erkeklerin birçoğu da benim gibi düşünüyor)

9. Yves Saint Laurent L’Homme (2006)

10. Ralph Lauren Polo Black (2005)

11. Calvin Klein Eternity for Men (1989)

12. Calvin Klein Obsession for Men (1986)

13. Ralph Lauren Polo (1978)  (Polo hala erkeklerin en sevdiği parfümlerden birisi olduğunu kanıtlamış adeta.)

14. Calvin Klein Euphoria Men (2006)

15. Versace Pour Homme (2008)

16. Issey Miyake L’Eau d’Issey Pour Homme (1994)

17. Yves Saint Laurent La Nuit de L’Homme (2009)

18. Versace Man Eau Fraîche (2006)

19. Azzaro Chrome (1996)

20. Aramis (1965)


Aramis Classic'in ise 1965 yılında üretilmesine rağmen hala çok satanar listesinde olması önemli bir başarı diye düşünüyorum.

18 Eylül 2011 Pazar

Parfüm Terimleri ve Yararlı Bilgiler

Merhaba parfüm severler. İnternette dolaşırken yararlı bilgilerin olduğu bir siteye uğradım. (http://www.hunca.com/) Burada parfümler hakkında bilinmesi gereken temel terimlerin ve bilgilerin verildiğini gördüm. Sizlerle bu bilgileri paylaşmak istedim. Tekrardan belirteyim buradaki yazılanlar siteden direkt olarak alınmıştır.

                                       Parfümler Hakkında Genel Bilgiler

Kompoze esans, natürel bazlı eterik yağlar (essential oil, uçan yağ) ile organik kimyasal maddelerin uygun bir şekilde formüle edilmesiyle oluşturulan sentetik koku maddesidir. Kompoze esansın yapısı üç ana fonksiyonel gruptan oluşur:
•Üst Nota (Top Note)
•Kalp Nota (Heart Note)
•Dip Nota (Base Note)

Üst Not / Top Note: Esansı ilk kokladığımızda algılanan çarpıcı kısımdır. Bu not, uçuculuğu fazla olan genelde küçük moleküllü kimyasallar ile natürel maddelerden oluşmaktadır. Citrus yağları, hafif meyveli notlar, yeşil notlar ve uçucu çiçeksi notlar gibi yüksek uçuculuktaki aromatik materyallerle elde edilir. Turunçgil, zencefil kokuları keskin ve çabuk buharlaşmaları nedeniyle üst not bileşenlerinde sıkça kullanılır. Bu bölüm, kalp notundaki esansın karakterini belirleyen ana maddelerin tamamlayıcısıdır. Bu bölümü oluşturan maddeler evaporation (buharlaşma) hızı ve süresine göre numaralandırılarak gruplandırılır. Heart ve Base Note`taki maddelerin burnumuza taşınmasına yardımcı olarak kokunun daha rahat ve karakterine uygun olarak algılanmasını sağlar.

Kalp Notu / Heart Note: Esansın karakteristik kokusunu yansıtan kısımdır. Bu not, esansın temelini oluşturan orta uçuculuktaki esans bileşenleriyle oluşturulur. Örnek olarak gül, lavanta, yasemin, portakal çiçeği absolutleri, bitki ve baharatların doğal yağları verilebilir. Bu bölüm top notlar uçtuktan sonra daha çok belirginleşir. Örneğin gül veya mimoza tarzı bir kokunun kalp notu bu kokuların natürellerinin içerdiği maddelerle birlikte onları tamamlayıp kuvvetlendiren diğer kimyasal ve natürellerdir. Kalp notu oluşturan maddelerin evaporation hızı, top notu oluşturan maddeler kadar fazla değildir. Heart not esansın yaklaşık %30 luk bölümünü oluşturur.

Dip Not / Base Note: Esansın son fazıdır. Alt ve orta notlar bir parfümün temasını belirler. Esansın kalıcı ve derin olması dip notuna bağlıdır. Bu kısım uçuculuğu çok olmayan genelde büyük moleküllü kimyasallar ile natürel eterik yağ ve resinoidler yer almaktadır. Vetyver resinoid, styrax, tolu resinoid, musk, sandal wood oil, patchouli oil ve düşük uçuculuğa sahip diğer aroma kimyasalları gibi coumarine ve vanillin baz notlara örnektir.

ESANSTA KOKU TARZLARI
Esansın tarzı, duyusal özelliğin belirlenmesidir. Natürel kokuların temeli elde edildikleri maddelerin grubunu tanımlar. Kompoze esanslar bu kokular baz alınarak oluşturulmuş sentetik kokulu maddeler olduğundan anımsattıkları kokuya göre tarzları belirlenir.

*Narenciye - Turunçgil (Citrus - Hesperidia): Bergamot, limon, portakal, mandalina, greyfurt, portakal çiçeği, misket limonu (lime), petitgrain, neroli oil gibi hammaddelerden oluşur. Parfümlerde ferahlık ve hafiflik vermesi amacı ile kullanılır. Odunsu ve baharatlı notlarla iyi uyum sağlar.

*Meyvemsi (Fruity): Kavun, şeftali, elma, mango, ananas, papaya (kavun ağacı) gibi meyve notlarının belirgin olarak hissedildiği tek veya kombine meyve kokularıdır.

*Çiçeksi (Floral): Çiçek kokularıdır. Bu grupta net olarak tek bir çiçeğin kokusu (single floral, fr: soli flora) algılandığı gibi kombine çiçek kokuları (floral bouquet) da algılanır. Sardunya (geranium), sümbül (hyacinth), iğde çiçeği (oleaster flower), yasemin (jasmine), orkide (orchid), lavanta (lavender), zambak (lily), gül (rose) gibi kokular örnek verilebilir. Lily of the valley masumiyeti ve saflığı, orange tuberose veya ylang-ylang ise cinselliği, menekşe (violet) ve müge (muguet) kokuları ile bilinen süsen (iris) grubu ilkbaharı anımsatır. Bright floral diye adlandırılan grup ise tek ve çoklu floral grupların karışımı olarak bilinir.

*Obur (Gourmand): Kahve, karamel, kek gibi yenilebilir şeyleri anımsatan food flavors (yiyecek aroması) denilen kokuları kapsar.

*Baharatlı - Itırlı (Spicy - Aromatic): Egzotik, yakıcı ve kuvvetli kokulardır. Defne, adaçayı, anason, ardıç, biber, biberiye (rosemary), defne, fesleğen, lavanta, muskat (little coco), karabiber, kakule (cardamom), karanfil (clove), nane (mint), safran, tarçın (cinnamon), tarhun (tarragon), yenibahar (allspice), zencefil (ginger), zerdeçal (curcuma), kekik (thyme) yağları örnek verilebilir.


*Fougere: Fransızcada Fern (aşk merdiveni=eğrelti otu) anlamına gelir. Genellikle lavanta veya coumarin gibi maddeleri içeren, koklandığında ferahlık ve hafif baharatlı hissi veren genellikle bay parfüm olarak kullanılan kokuları kapsar.

*Yeşil (Green, Herbaceous): Ot, çimen gibi bitkisel (herbal) kokuları ifade eder. Tazelik hissi verir. Yeşil kokuların çoğu Galbanum’dan (fresh, woody, spicy) türemiştir. Yeşil kokular doğallığı, freshliği ve gençliği ifade eder. Chypre tarzının biraz daha hafifi olarak da yorumlanır.

*Şipir (Chypre): Fransızcada Kıbrıs anlamına gelen chypre tip kokular sert ve kuvvetli (leathery) kokulardır. Zambak, gül veya yasemin gibi floral kokularla odunsu kokuların karışımından oluşan kombinasyonlardır. Günümüzde pek tercih edilen bir tarz değildir.

*Hayvansal (Animal): Civet, musk ve amber bu tip kokulardır. Amber notları, sıcak, tatlı ve şehvet uyandırıcıdır. Hayvansal maddelerin fixatif özelliği de olduğu için sıklıkla base not olarak kullanılırlar. Hayvansal kokular vanilya, çiçek, odun kokuları,  camphor (nane ruhu) veya tütün kokuları ile birleştirilebilir.

*Oryantal (Oriental): Yoğun, kuvvetli ve egzotik kokulardır. Misk (musk), vanilya (vanilla), baharat, tropikal çiçekler, ıtırlı bitkiler, tütün, animal notlar ve değerli ağaçların balsam (benjamin ve tolu balsam gibi)  kombinasyonlarından oluşurlar.

*Tütün (Tobacco): Kokusu oldukça kuvvetlidir, odun, ağaç, vanilya gibi koku tarzları ile pudrajlı veya soft kokularla kombine edilebilirler.

*Odunsu (Woody): Sıcak, kuvvetli ve ağır kokulardır. Kalıcılıkları fazladır. Virginia cedar, gaiacwood, patchouli, vetiver, oakmoss ve sandalwood gibi yeni kesilmiş ya da kuru odun kokularını veya ormanı ifade eder.

*Aldehidik (Aldehyde): Acıbadem gibi burnu hafif uyarıp gıdıklayan ve yapısında aldehyde kimyasalların ağırlıklı olduğu kokulardır. Bayan kokuları ve yumuşatıcı kokularında sıklıkla aldehyde kimyasallar kullanılır.

*Su ve hava ile ilgili (Oceanic, Ozone, Aquatic, Marine, Cool): Temizlik ve modernlik ifade eder. Şelale, temiz hava, rüzgar gibi transparan, ferahlık verici kokuları ifade eder. Yeşil notlarla beraber kullanıldığında yağmur sonrası duyumsanan kokuları anımsatırlar. Yosun kokulu hammaddelerle (oakmoss) sıklıkla kombine edilirler.

Kokuları tanımlarken sıklıkla kullanılan bazı terimler vardır:

Sweet: Tatlı
Powdery: Pudrajlı
Soft: Yumuşak
Clean: Sabunsu, temiz
Aquatic: Deniz yada su gibi kokan

ESANS HAMMADDELERİ
Esans hammaddeleri iki grupta toplanır:

1-Kimyasal maddeler
2-Naturel maddeler (uçan yağ, eterik yağ, essential oil)

1-Kimyasal Maddeler (aroma compound): Esans yapımında kullanılan kimyasal maddeler tümüyle organik maddelerdir. Alkol, aldehit, keton, amin, ester, eter, terpen, tiol gibi organik grupların aromatik türleri kompoze esans yapımında kullanılmaktadır. Bu maddeler çoğu kez çeşitli kimyasal reaksiyonlarla sentez yoluyla, nadiren naturel maddelerden elde edilir. Kimyasal maddeler, kimya sanayi gelişmiş ülkelerde sentez yoluyla üretilir. Ülkemizde, üretimi yapılan kimyasal maddeler çeşit ve miktar olarak çok azdır. Esans sanayinde kullanılan kimyasallar hiçbir zaman %100 saflıkta değildir. Saflık oranı genelde %95-99 arasındadır. Bazen de izomer karışımları olabilirler.

2-Natürel Maddeler: Genellikle doğadaki tek bir kokulu bitkiden veya hayvansal salgılardan fiziksel metotlar ile elde edilen az-çok uçucu olan ürünlerdir. Bu maddelerin uluslar arası adı Essential Oil, ülkemizde kullanılan isimleri Uçan Yağ veya Eterik Yağ’dır. Bitkisel menşeyli essential oil bitkilerin çiçek, yaprak, meyve, tohum, gövde ve kökleri gibi çeşitli kısımlarından elde edilir. Örneğin; çiçeklerin taç yaprakları (petals of flowers or blossoms): Gül, yasemin, menekşe, portakal, papatya, ylang-ylang… Koku duygu dünyamızı etkileyen en önemli öğedir, bazı davranış ve tepkilerin oluşmasına neden olur. Örneğin duyulan taze ot, yaprak ve yeşillik kokusu, ferahlık, yaşam heyecanı ve baharı anımsatır. Güzel bir çiçek kokusu da, huzur, mutluluk ve rahatlık duygusu verir.

Yaprak (leaf): Biberiye (rose mary), defne, fesleğen (basil), defne (bay), kekik (thyme, oregano), nane (peppermint, spearmint), okaliptüs (eucalyptus), karanfil (clove), styrax, …

 Meyve kabuğu (peel): Bergamot, greyfurt, limon, misket limonu (lime), portakal, mandalina…

Tohum (seed): Anason (anis), havuç (carrot), acıbadem (almond), kereviz (celery), kimyon (cumin), küçük Hindistan cevizi veya muskat (nutmeg)…

Ağaç kabuğu (bark): Tarçın (cinnamon), çam (pine)…

Kök (root): Zambak (orris), kedi otu (valerian), zencefil (ginger)…

Reçine (resin): Myrrh, Buhur veya tütsü (frankincence)…

Ağaç (wood): Camphor, cedar (sedir), rosewood, sandalwood (sandal ağacı), ardıç (juniper)…

Olgunlaşmamış bitki meyvesi (berry): Yenibahar (allspice)... Naturel maddeler tek bir madde değildir, birçok kimyasal maddenin çeşitli oranlardaki karışımlarıdır. Bu nedenle bitkinin türü, cinsi ve üretildiği bölgeye göre essential oillerin içeriği de değişir. Örneğin; Türk, Bulgar ve Rus gül yağları arasında kimyasal yapı farkı vardır. Dolayısıyla buna bağlı olarak koku ve kalite farkı da vardır.

Esmer amber, kehribar (ambergris, amber): Erkek Kaşalot (İspermeçet) balinasının cinsel organından dışarıya salınan ve salındığı dış ortamda okside olmuş yağlı bir yumrudur. Parfümeri dilinde ambergris yerine amber kelimesi kullanılır ama bu terim mücevheratta kullanılan sarı amber ile karıştırılmamalıdır.

Castoreum: Kuzey Amerika’da yaşayan bir tür kunduzun salgı bezlerine ait kokulu keselerden elde edilir.

Civet: Afrika, Hindistan vb. ülkeler de değişik türleri bulunan Viverridae ailesinden gelen bir cins farenin koku keselerinden elde edilmektedir. Bu madde civet-musk olarak da bilinmektedir.

Musk (misk): Başlangıçta Asyalı erkek musk geyiklerinin mide ve üreme organlarından elde edilmekte olan bu madde günümüzde sentetik olarak üretilmektedir çünkü nesilleri tükenmekte olan bu hayvanlar yasalarla koruma altına alınmış ve uluslararası ticareti yasaklanmıştır. Musk geyikleri dağ hayvanlarıdır. Türlerden birisi Himalaya dağlarında, diğerleri Kore, Çin, Sibirya, Kazakistan ve Moğolistan`ın dağlık bölgelerinde (örneğin Altay Dağları) yaşar.

Honeycomb (petek): Bal arılarının oluşturduğu peteklerin destilasyonu sonucu elde edilir.

Diğer naturel kaynaklar: Likenler (lichens) ve deniz yosunları (seaweed) bu gruba girer. Likenlerden oakmoss ve treemoss gibi maddeler elde edilir. Yosunlardan elde edilen yağlar ise oldukça pahallı olduğu için bunların yerine sentetikleri kullanılır.

Essential oiller, fiziksel özellik ve saflıklarına göre ürün tipi olarak 3 grupta toplanırlar ve şöyle adlandırılırlar:

1- Absolut=ABS
2- Concret
3-Oleresin=Resinoid

Absolut=ABS: Essential oillerin en saf tipidir. Uçan yağdan başka madde içermez. Concret ürünlerin içindeki waxların alkolle uzaklaştırılmasıyla elde edilir. Alkollü ekstrakt daha sonra vakum altında destile edilerek alkol ayrılır. Saf olarak essential oil elde edilir. Absolut, esansın en yoğun halidir ve bu sebeple en pahalısıdır.

Concret: Çiçek yaprak veya bitkinin diğer kısımlarının herhangi bir solventle ekstraksiyonundan elde edilen essentail oil bitkisel waxların ve solventte çözünen bitkisel maddelerin karışımıdır. Yarı katı görünümdedir. Wax ve resinoid içerdiğinden çözünürlüğü çok zor olan maddelerdir. Esanslarda kullanıldığında esansın çözünürlüğünü azaltır.

Oleoresin=Resinoid: Genelde bitkilerin kuru dal, gövde gibi kısımları ya da kurutulmuş yosunların uygun solventle ekstraksiyonundan elde edilirler.  %80-90 oranında resin ve essentail oil karışımıdır, çeşitli saflaştırma yöntemleri ile essential oiller ile resinler birbirinden ayrılır. Resinoidler çoğunlukla, parfümü oluşturan uçucu bileşenlerin buharlaşmasını yavaşlatan fiksatif maddelerdir, akışkanlığı az, yapışkan, koyu renkli, berrak ve de çözünürlüğü azdır. Genelde bu maddeler uygun solventlerle karıştırılarak satışa sunulur.